Zira tövbe ve istiğfar kalbin cilasıdır. Nitekim Resûl-i Ekrem [sallallahu aleyhi vesellem] şöyle buyurmuştur:
“Mümin bir günah işlediği vakit, kalbine siyah bir nokta, bir leke vurulur. Eğer tövbe eder, istiğfarda bulunursa kalbi cilalanır. Yani bu leke silinir, yeniden parlar. Şayet tövbe etmez, isyana devam ederse siyah lekeler kalbini kaplayıncaya kadar artar. İşte bu, Allah Teâlâ ’nın, ‘Asla Öyle değil, fakat onların yapmış olduğu günahlar kalplerini iyice kaplamıştır' (Mutaffifîn 83/14) âyetinde anlatılan, kalbin kapanması ve günahla örtülmesidir. ”
İşte böyle bir kalp tövbe ve istiğfarla temizlenir. Nitekim Hz. Peygamber [sallallahu aleyhi vesellem] şöyle buyurmuştur:
"Her derdin bir devası vardır, günahların devası da istiğfardır."
Bir gün Resül-i Ekrem [sallallahu aleyhi vesellem], “Sîzlere derdinizi ve bunun devasını söylememi ister misiniz? ” diye sordu ve ekledi: “Dikkat ediniz! Derdiniz günahlar, devanız da istiğfardır. ”
İmâm-ı Rabbânî de [kuddise sırrıhû] şöyle demiştir: “Kalbe gelen lekeleri temizlemek için tövbe, istiğfar, pişmanlık ve iltica (sığınma, yalvarma) etmelidir.” Günahtan müteessir olmayan bir kalp ise ölü sayılır. Günaha karşı tepki vermeyen ve hatalardan rahatsızlık duymayan bir gönül, cansız bir bünye gibidir. Kısacası tövbe, bir sabun gibidir. Kalbi günah kirinden temizler, arındırır. Kişi, dışını zâhirî pisliklerden temizlediği gibi, içini de manevi pisliklerden temizlemelidir. Oysaki insan, dışını temizler, onu pis ve necis şeylerden uzak tutar ve bu hususta büyük bir titizlik ve itina gösterir, üzerine bir pisliğin bulaşmasıyla hemen temizleme yoluna koyulur. Halbuki insanın içi de temiz olmalı, kalbi de selim olmalı, ruhu da saf olmalı, fikri de müstakim olmalıdır. Bunlar da temiz tutulmalıdır, asıl temiz olması gereken de içimizdir. Çünkü insandan temiz kalp istenecektir, kalbi sorulacaktır. Zira Cenâb-ı Hak, bizden arınmış ve selim bir kalp istemektedir.
(S.Mübarek Erol, B.Gönüllüleri Kitabı)
(S.Mübarek Erol, B.Gönüllüleri Kitabı)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder