28 Haziran 2015 Pazar

Kalp ve Kalıpla İstiğfar

İstiğfar, kalp ve kalıpla olmalı, günahta ısrar düşüncesinden arınmış olarak yapılmalıdır. Bir taraftan istiğfar etmek, diğer taraftan günahta ısrar niyetini taşımamalıdır. Kalbinde nedamet ve tövbe arzusu olmaksızın, sadece dil ile istiğfar etmek yalancıların tövbesidir. Böyle bir istiğfar Cenâb-ı Hak ile alay etmek gibidir.

İbn Abbas’tan [radıyallahu anh] rivayet edildiğine göre Allah Resûlü şöyle buyurmuştur:

“Tövbe eden, hiç günah işlememiş gibidir. Günah işlemeyi sürdürdüğü halde istiğfar eden, Rabb’i ile alay eden kimse gibidir, ”

İmam Gazâlî [rahmetullahi aleyh], günahta ısrarla birlikte Allah’la [celle celâluhû] alaya benzetilen istiğfarın, kalbin haberi olmadan dil ile söylenen estağfırullah sözü olduğunu ve bunun hiçbir değeri bulunmadığını söyler. Râbia el-Adeviyye de [rahmetullahi aleyh],

“Bizim istiğfarımız birçok istiğfara muhtaçtır” derken aynı şeyi kastetmiştir. Ayrıca Hz. Ebû Bekir-i Sıddîk’ın [radıyallahu anh] Resûlullah’tan [sallallahu aleyhi vesellem] rivayet ettiği hadis de bu durumu izah eder:

“İstiğfar eden kişi bir gün içinde yetmiş defa günaha dönse bile günahta ısrar etmiş sayılmaz. ”

Hadis-i şerif, bir günah işlediği takdirde, peşinden tövbe istiğfar eden bir kimsenin, günahı tekrarlasa bile günahta ısrar etmiş hükmünde olmayacağını bildiriyor. Buradaki “günahın yetmiş kere tekrarlanması...” sayı ifade etmek için değil, çokluğa işaret içindir. 

Günahta ısrar etmiş sayılmama müminler için büyük bir nimettir. Çünkü bazı günahlarda ısrarın Allah’ın affından mahrumiyeti gerektireceği şeklinde tehditler bulunduğu gibi, küçük günahlarda ısrarın, onu büyük günah haline getireceğini belirten haberler de varit olmuştur. İşte günahtan sonraki istiğfar, günahı bu duruma düşmekten kurtarır. 

(S.Mübarek Erol, B.Gönüllüleri Kitabı)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder