26 Nisan 2020 Pazar

Ebu Hüreyre'nin (r.a) şöyle dediği nakl edilmiştir:

Ömer bin-Hattâb, Kudus şehrini feth ettiği zaman, Abdullah bin Mes'udu oraya vali tayin etti. Oraya muhacir olarak gittiğimde yanına girdim. Ne bir teşrifatçısı vardı, ne de bir muhafızı...

Sebebini sorunca, böyle şeyleri Osman ihdas edecek akibetini de kendi gözünüzle göreceksiniz..

Baktım ki atını kendi eliyle tarayıp kaşağılıyor,. Sebebini sordum, şu cevabı aldım: “Resulullah’ın (s.a.v) şöyle buyurduğunu duydum: ‘Her kim kendi hayvanını kendi eliyle tararsa, kıllarını temizlerse,her bir tanesine karşılık on sevap verilecektir.’ ben bu sevabı başkasına mı vereceğimi sanıyorsun?

Ebû Hazim'den de aynısı nakl edilmiştir: Dedi ki: ‘Ömer bin Abdül-Aziz'in yanına gitmiştim. Lambası sönecek oldu. Kendisine:

— Hizmetçiyi çağırayım, dedim.
-Hayır!
— Ben kalkıp yakayım, dedim.
- Hayır! Olmaz dedi ve kendisi düzeltti ve sözüne şunu ilâve etti: Kalktım. Kalkarken ben Ömerdim. Oturdum, yine ben Ömerim.. (hani değişen bir şey var mıdır?) Kahr olsun mütekebbirler! diyerek şu şiiri söyledi:

«Kişi, dalları eğilmiş ağaçtan meyve toplar, meyvesiz ağacın dalı yukarı hoplar.»

Alemlerin Sırrı, İmam-ı Gazali

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder