Birincisi: Bir daha asla günah işlemiyeceğine kalbiyle kesin olarak karar vermek. Eğer, günahı terkettiği halde içinde bâzan işliyeceğine dair bir meyil varsa, bir daha işlememeğe azmetmemişse tevbe etmiş sayılmaz.
İkincisi: Hangi günah için teybe ediyorsa, önceden onun aynısını işlemiş olmalıdır. Daha önce böyle bir günah işlemediyse o günahsız demektir. Neye tevbe edecek? Meselâ peygamberimiz hakkında: (O, küfürden uzak idi.) diyebiliriz, fakat; (O, küfürden tevbe etti.) şeklinde bir söz mânasız olur. Çünkü kendisi hiç bir zaman küfre girmemiştir. (Hazret-i Ömer küfürden tevbe etti. döndü.) şeklinde bir söz doğrudur. Çünkü önceden imansız idi.
Üçüncüsü: Daha önce işlediği günah, bundan sonra yapmamağa azmettiği günah derecesinde olmalıdır. Meselâ, bir ihtiyar, kuvvetli zamanında yaptığı zina ve yol kesicilikten dolayı tevbe edip af dileyebilir. Kapı açıktır. Fakat onun bu tevbesi, (Bir daha zina yapmamağa ve yol kesmemeğe karar vermek) şeklinde değildir. Çünkü artık bunları işlemeğe gücü yetmemektedir. Bununla beraber yalan, iftira, gıybet... gibi mâsıyetleri işleyebilir ki bunlar da zina ve yol kesicilik derecesinde birer suçtur. Bu sayılan günahlar derece bakımından bid'atın altında; bid'at ise küfrün altındadır.
Dördüncüsü: Tevbe sırf Allah'a tâzîm için yapılmalı; onun öfkesi, azâbının acısı gözönüne getirilmelidir. Dünyevî gayelerle; şehvet, makam düşüncesiyle yapılan tevbe kabûle şâyan değildir. Fakirlikten, yâhut o fi'li işlemeğe gücü yetmemekten veyahut insanların korkusundan dolayı tevbe eden bir kimse tevbe etmiş sayılmaz. İşte tevbenin şartları bunlardır. Bu şartları eksiksiz yerine getiren bir kimse hakikî tevbe yapmış olur.
Kişiyi tevbe etmeğe zorlayan sebepler ise üçtür.
1 — Günahların neticesinin kötülüğünü düşünmek,
2 — Allah'ın azâbının, tâkat yetmiyecek derecede şiddetli olduğunu düşünmek,
3 — Allah'ın kudretine nazaran kendisinin zayıflığını düşünmektir.
Dünyada güneşin harâretine ve bir kırbaç darbesine dayanamıyan, cehennem ateşine ve zebânilerin topuzlarına nasıl tahammül edecek? Gene bir karıncanın ısırmasından incinen zayıf insan, ateşden yaratılmış, katır büyüklüğünde akreplerin, deve boynu kalınlığında yılanların sokmalarına dayanabilecek mi? Allah'ın öfkesine ve cezâsına mâruz kalmaktan gene Allah'a sığınırız. Bütün bunları hatırlıyarak gece-gündüz üzerinde düşünmek seni tevbe etmeğe sevkeder. Muvaffakıyeti verecek Allah'dır.
Abidler Yolu, İmam-ı Gazali
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder