Biri Habîb el-Acemî’den [kuddise sırruhû] borç para istediğinde şunu söyledi:
"Sen başkasından borç al, ben o borca kefil olayım." Adam gitti, birinden tam 500 gümüş para aldı. Habîb el-Acemî de [kuddise sırruhû]kefil oldu. Paranın ödeme zamanı geldiğinde alacaklı Habîb el-Acemî’den [kuddise sırruhû]parasını istedi, Habîb ona şunu söyledi:
"İnşallah, alacağın borcun yarın eline geçer." Adam gidince Habîb el-Acemî [kuddise sırruhû]abdest aldı, mescide girip dua etti, Allah'tan dilekte bulundu.
Ertesi gün adam alacağını istemeye gelince Habîb el-Acemî [kuddise sırruhû] ona,
"Mescide git, orada ne bulursan al, senin olsun" dedi. Adam mescide varınca, içinde 500 dirhem gümüş para olan bir kese buldu. Onu tarttı, biraz fazla çıktı. Adam durumu Habîb el-Acemî'ye [kuddise sırruhû] bildirdi. O da şu cevabı verdi:
"Onun fazlası da senindir."
(Ebü'l-Leys Semerkandî, el-Hadâiku'l-Verdiyye, Semerkand Yayınları, sf.335. )
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder