18 Mayıs 2013 Cumartesi

Her Şeyi Allah'tan İstemek


Cenâb-ı Hak (c.c), kullarının din ve dünyaya ait bütün ihtiyaçlarını ve maslahatlarını kendisinden istemelerini sever. Yani kendisinden hidayet ve mağfiret istenilmesinden hoşlandığı gibi kullarının yiyecek, içecek, giyecek vb. ihtiyaçlarını da kendisinden istemelerinden hoşlanır. Bir hadis-i şerifte şöyle buyrulur:


"Sizler bütün ihtiyaçlarını Rabb'inden istesin, hatta ayakkabısının bağı koptuğu zaman onu bile istesin!”1

Seleften bazıları namazda, hamur tuzu ve davarın yemine varıncaya kadar bütün ihtiyaçlarını Allah Teâlâ'dan isterlerdi, isrâiliyat arasında şöyle bir rivayet vardır. "Musa (a.s) şöyle der:

Yâ Rabbi, dünyalık bazı ihtiyaçlarım oluyor, onları senden istemeye hayâ ediyorum! Kendisine şöyle denilir:

Hamurunun tuzu ve merkebinin yemine varıncaya kadar ne varsa benden iste!"

Zira kul, ihtiyaç duyduğu her şeyi Allah'tan (c.c) istediği zaman, O’na muhtaç olduğunu izhar etmiş olur. Bu da Allah Teâlâ'nın sevdiği bir durumdur. Seleften bazıları da, birinci kısımdakilerin yaptıkları gibi dünyalık ihtiyaçlarını Allah'tan istemeye utanırlardı.

“Allah Teâlâ buyuruyor ki: Kullarımı Hanîf (hak din sahibi) olarak yarattım!" Diğer bir rivayet şöyledir: "... Müslüman olarak yarattım ve şeytanlar onları avladı.”2

Aslında durum böyle değildir. Allah Teâlâ âdemoğlunu İslâm'ı kabul etmeye, herhangi bir şeye değil de ona meyletmeye yatkın olarak yaratmıştır. Yaratılışında buna hazır durumdadır ve bu özellik on da yaratılışından gelen bir kabiliyet olarak hazır bulunur. Ancak bu kabiliyetin ortaya çıkması için insanın fiili olarak İslâm'ı öğrenmesi gerekir. Öğrenim olmadan önce insan cahildir ve hiçbir şey bilmez. Şu âyet-i kerime bu hususa ışık tutar:

"Siz, hiçbir şey bilmezken Allah, sizi annelerinizin karnından çıkardı; şükredesiniz diye size kulaklar, gözler ve kalplar verdi.”3

Nitekim bir âyet-i kerimede Resûtullah'a (s.a.v) hitaben şöyle buyrulur:
"Şaşırmış bulup da yol göstermedi mi?"4

Bu âyet ile anlatılmak istenen şudur: Sana öğretmiş olduğumuz bu ilim ve hikmetten yoksun ve bilgisiz olarak bulmuştuk. Başka bir âyet-i kerimede bu husus şöyle ifade edilir:




1 Tirmizî, Menâkıb, 1 (nr. 3612); Taberânî, ed-Dua, s. 25; Ibn Hibbân, es-Sahîh, nr. 866
Bu hadis-i şerifte geçen, "Benim hidayet erdirdiklerim dışında hepiniz dalâlettesiniz" sözünü, bazıları İyâz b. HımAr'ın (r.a) Resûlullah'tan rivayet ettiği şu hadise aykırı olduğunu sanmışlardır

2 Müslim, Cennet, 63 (nr. 2865); Ahmed, el-Müsned, 4/182, 208, İbn Hibban, es-Sahih, nr. 653. 664.
3 Nahl 16/78.
4 Duhâ 93/7.

(İbn Receb el-Hanbelî, Hadislerle İlim ve Hikmet, sf.167)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder