Faydası sadece işleyen kişiye dönük olan sadakalara gelince, bunlar zikrin türlerinden olan tesbih, tekbir, tahmîd, tehlîl, istiğfar ve Resûlullah'a salavat getirmek gibi amellerdir. Kur'ân-ı Kerîm tilâveti,
mescide doğru yürümek, mescidde namaz vaktinin girmesini beklemek ve zikri dinlemek de bu sadakanın bu kısmına dahildir.
Yine bu kısma giren amellerden bazıları şunlardır. Giyim kuşamda, yürüyüşte ve yolda giderken tevazu sahibi olmak, mihnet ve sıkıntılara karşı tahammüllü olmak, helâl kazanmak ve helâl kazanç yollarını araştırmak.
Geçmişe dönük olarak işlediği amellerin muhasebesini yapmak, geçmiş günahlara pişmanlık duyup tövbe etmek ve bunlardan dolayı üzüntü duymak, işlediği kötülüklerden dolayı nefsini hakir ve değersiz görmek. Allah'ın rızasını kazanmak için nefsine kızmak ve Allah korkusundan ağlamak. Göklerin ve yerin yaratılışı, bunların içindekiler, âhiret âlemi ve bunlarla ilgili olarak vaad edilen mükâfat ve cezalar hakkında tefekkür etmek. Kalpte imanın artmasına vesile olacak bu gibi tefekkürler, kalbin amellerinden olan haşyet, muhabbet, umut, tevekkül gibi hayırlı hasletlerin yeşermesine sebep olur. Hatta bu tür hayırlara vesile olan tefekkürün bedenle yapılan nâfile amellerden daha faziletli olduğu söylenmiştir.
Bu görüş, tâbiînden pek çok kişiden nakledilmiştir. Bunlar arasında Saîd b. Müseyyeb, Hasan-ı Basrî ve Ömer b. Abdülaziz (r.anhüm) gibi zatlar vardır, imam Ahmed'in sözü de bu mânaya delâlet eder.
Kâ'b (r.a) şöyle der:
"Allah korkusundan ağlamak, benim için kendi ağırlığımca altın tasadduk etmekten daha sevimlidir."( Ebû Nuaym, Hilye, 5/366.)
(İbn Receb el-Hanbelî, Hadislerle İlim ve Hikmet)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder