- Efendim! Ben de aranıza katılmak istiyorum, dedi.
Cüneydi Bağdadî Hazretleri bakti ki, o gencin kalbinde iki hastalık mevcuttur: Biri vali oğlu olduğu için insanlara hükmetme arzusu diğeri de ilim okuduğu için söz sahibi olmak istemesiydi.
Allah dostları, kendi huzurlarına gelen kişi kim olursa olsun, asla geri çevirmezler. Onlara Allah’ın emaneti nazarıyla bakarlar. İmanlarını kurtarabilmeleri için ne gerekiyorsa, bu uğurda tüm bildiklerini seferber ederler.
Cüneydi Bağdadî Hazretleri de bu gence, tasavvuf yolunda edindiği tecrübelerini de göz önüne alarak şöyle bir metot uyguladı:
- Evladım! Benim müridim olmak istersen bir sene çıra satmalısın, dedi.
Ebubekir Şibli denileni yaptı. Bir yıl boyunca çarşı pazar demedi, her yerde çıra sattı. Bir bey oğlu, vali oğlu insanlar arasında çıra satıyor!..
Bir yıl sonunda Cüneydi Bağdadî Hazretleri ona bir başka görev verdi:
- Bir sene de insanlardan para iste!..
İki yılın sonunda Ebubekir Şibli hazretleri, Cüneydi Bağdadî Hazretlerinin yanına geldi:
- Evladım! Neler öğrendin?
- Efendim, ilk günlerde vali oğlu diye herkes acıdı, merhamet etti, yardım ettiler. Ama benim dilenmem onlara aşina oldukça, para da vermez oldular. Şimdi öğrendim ki, kullardan hiç bir şey beklememek lazımdır. Bana kulların değil, Allahu Teâla’nın değer vermesi için çalışmam gerek!..
- İşte evladım, biz de bu anlayışa eresin diye, sana çıra sattırdık, çarşı pazarda dilencilik yaptırdık!..
(Hac ve Umrenin Fazileti, Mehmet Ildırar, Semerkand Yayınları.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder