Gavs-ı
Bilvânisî Seyyid Abdülhakim el-Hüseynî [kuddise sırruh], bir sohbetinde gafleti
yok etme hususunda şöyle buyurmuştur:
"Bakınız,
bu milletin başına ne geldiyse gafletten geldi. Şah-ı Hazne [kuddise sırruh],
'Gaflet kadar hiçbir kötü hastalık yoktur' derdi.
Kimin
başına her ne kötülük geldiyse nefsinin hilelerinden gafil kaldığı için
gelmiştir. Şayet kişi kendi güç ve kuvveti ile gafleti terkedemiyorsa, edebe
sarılsın ve buna dikkat etsin. Şöyle ki:
'Rabbim
her an her yerde beni görüyor' diye düşünsün ve bu hususta nefsini zorlasın.
Her zaman Allah'ın zikri ile meşgul olun. Hatta cünüp dahi olsanız, kalben
'Allah Allah' diyin ve Allah'ı anmaktan gafil olmayın. Bakınız, sultanlar bir
beldeye girdiklerinde o beldede daha önce hüküm sürenleri zelil ve esir edip,
emirleri altına alırlar. Siz kalbi bir şehir, zikri de bir sultan olarak
düşününüz. Sultan olan zikir kalbe hâkim olduğu an, daha önce orada hüküm süren
gafleti, vesveseyi ve benzeri kuruntuları siler süpürür, yok eder. Ayrıca açık
ve gizli edeplere dikkat etmekle insanın kalbi uyanır. Böylece gaflet de yok
olur."
(lldırar-Çağıl, Seyyid Abdülhakim el-Hüseynî ve
Nakşibendi Tarikatı. s.41.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder