"Hayır, sen bana para, altın falan bırakmadın" dedi.
Hacı şöyle dedi, böyle dedi, olmadı. Bunun üzerine beraberce kadıya gittiler. Kadı davayı dinledi. Suçluya dönüp,
"Sana altın ve para vermediğine yemin eder misin?" dedi. Adam,
"Ederim, efendim" diyerek yemin etti. Kadı davacıya döndü:
"Parayı buna verdiğine şahidin var mı?" diye sordu. Davacı,
"Yok, efendim" dedi. Kadı,
"Pekiyi, parayı nerede verdin?" diye sordu. Davacı,
"Kırda, bir ağacın altında verdim" dedi. Kadı,
"O halde git bana o ağaçtan bir dal getir. Olur ya, belki o dal şahitlik eder" dedi.
Hacı gitti. Kadı da kendi kendine bir kitap okumaya başladı. Aradan epeyce zaman geçmişti. Kadı başını kaldırıp,
"Amma da uzattı. Nerede kaldı bu adam?" dedi. Suçlu kendini unutup,
"Efendim, ancak gelir, ağaç uzaktadır" dedi. Kadı kahkahayı bastı ve,
"Gördün mü? işte ağaç şahitlik etti. Be adam, mademki ağacın altında arkadaşından para aldığını inkâr ediyorsun, peki, o arkadaşın hangi ağaca gittiğini nereden biliyorsun ha? Ver adamın paralarını, ver!..." dedi.
Kalbin Hastalıkları, Siraceddin Önlüer, Semerkand Yayınları, c.4, sf.95.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder