5 Ocak 2017 Perşembe

Mürşidim Seyyid Abdülhakim el-Hüseynî Hazretleri’nin ilk halifesi Seyyid Ali’dir. Bir gün bu zat İstanbul’a geldi. Ben de o zaman binbaşı idim. Kendisine Sultan Ahmed Camii’ni gezdiriyordum. ‘Bu zat, memleketimizin en ücra bölgesinde bulunmuş, böyle büyük cami görmemiştir’, diye düşünüyordum.
Cami hakkındaki düşüncelerini öğrenmek için:

- Efendim! Ecdadımız ne güzel eserler yapmış değil mi? diye sordum. Bana cevabı şu oldu:

- Allahu Teâla’dan gelen camideki rahmanî nisbeti, muhabbet kokusunu sen de aldın mı?!.. Ben:

- Ne rahmeti, ne kokusu!? dedim.

- Bu camiyi, zamanın kutbu olarak Sultan Ahmed Han yaptırmış, zamanın gavsı olarak Aziz Mahmud Hüdaî Hazretleri ibadete açmış ve ilk hutbeyi şu minberde okumuş. Yıllardır, kafirler buraya girip çıktıkları halde bu rahmet kokusu bitmemiş!..

O anda kendi kendime:
- Caminin taşı, toprağı ile övüneceğine, bu velinin gözüyle hak ve hakikati görseydin ne olurdu!.. dedim ve sustum.

Tasavvuf Sohbetleri, İlim ve Amel, Mehmet Ildırar, Semerkand Yayınları.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder