Ebû Süfyan da Mescidi Haram'ın bir köşesinde oturup düşünceye dalmıştı. Şeytan zihnini kurcalıyor ve birtakım sinsi, vesveseler telkin ediyordu. Resûli Ekrem önünden her geçtikçe o, "Acaba bir daha asker toplasam, şu adamla(!) bir daha çarpışsam ne olur?” diye içinden geçiriyordu.
Tam bu sırada Resûli Kibriya Efendimiz, gelip başucuna dikildi ve,
"O zaman da yine Allah seni hakir eder!” buyurdu.
Ebû Süfyan, şimşek gibi çakan bu söz karşısında daldığı derin düşünceden sıyrıldı. Başını kaldırıp baktığında Peygamber Efendimiz’i yanıbaşında gördü. Şaşırdı, titredi. Sonra da Allah'a tövbe ve istiğfarda bulunarak,
"Vallahi, sen Resûlullah'sın!” dedi.823
Peygamberimiz, "İçinden ne geçiriyor, ne düşünüyorsun?” dedi.
Fadale, "Hiçbir şey düşünmüyor, sâdece Allah'ı anmakla meşgul bulunuyordum!” diye cevap verince Resûli Ekrem, "Allah' tan af ve mağrifet dile ey Fadale!..” dedi, sonra da elini Fadale'nin göğsüne koyarak onun için dua etti.
Bu mucize karşısında Fadale kötü niyetinden vazgeçti ve yumuşayan kalbiyle de karar kıldı. Resûli Kibriya'nın tebessümü düşmanlıkları döndürüyor, katı kalbleri yumuşatıyordu.
Fadale, o ânı, "Vallahi, göğsümden elini kaldırdığı zaman, bana ondan daha sevimli ve sevgili hiçbir şey yoktu!”824 diyerek tasvir eder.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder