Ey saâdet yolcusu, şöyle aklınla bir kere düşünürsen, dünyanın geçici olduğunu, faydalarının zararlarını karşılamadığını, bu hayatta sıkıntılara ve meşakkatlere, âhirette ise sorguya ve azâba sebep olduğunu anlarsın. Bu gerçeği kavrayınca kendini toparlar, her hareketini Allah'a lâyık olabilme esasına göre hazırlar, zevku safâyı rabbına kavuşacağın güne bırakırsın. Sen bu düşünüşünün sonunda insanların vefâsızlığını, kötü taraflarının daha fazla olduğunu görür, onlarla ancak mecbur kaldıkça ihtilâf edersin.
Hayırlı işlerinde beraber olur, kötü işlerine karışmazsın. Ancak sohbetinden istifade edilecekleriyle sohbet eder, böylece her işinde Allah'ın yardımına mazhar olursun. Nitekim Allah Resûlü buyurur:— İşini doğrulukla yap. Her şeyde Allah'ı hâzır bulursun.
Gene bu düşünüşünün sonunda, şeytanın sana daima düşmanlık eden bir habis olduğunu bilir, şerrinden Allah'a sığınır ve hilelerinden gâfil olmazsın. O, insâna
vesveseler vermekle beraber, Allah'a ilticâ eden ve kuvvetli azim sahibi olan bir kimseye hiç bir şey yapamaz.
Nitekim Kur'anda buyurulur:
— Gerçek budur ki iman eden ve rablarına güvenenler üzerinde şeytanın hiç bir hâkimiyeti yoktur. (1)
Ebû Hâzim'e (Dünya hayâtı nedir, şeytan kimdir?) diye sorulur. O da, (Dünya hayatının geçen kısmı bir rü'yadan, geleceği bir arzudan; şeytan da zararımıza olan şeylerde bize uyan, menfaatımıza olan şeylerde kaçan birisinden ibarettir) der.
Bu düşünüş sonunda nefsin cehâletini ve daima zararlı yollara meylettiğini görür, onu fuzûlî konuşmalardan, şehevî hisleri artırmak İçin yeme - içme, bakma ve giymekten; uzun emel, acelecilik, hased ve kibirden men'etmek sûretiyie TAKVA GEM'İ ile gemler, hiç bir sûretle tâviz vermezsin. Gerçekten Allah'ın çizdiği yol kullar için en hayırlı olanıdır. Orada insanlar için nelerin zararlı, nelerin faydalı olduğu belirtilmiştir. Bu yol Takvâ yolu 'dur. Bâzıları derler ki:
- TAKVA en kolay şeydir. Nefsimiz, mecburî olmayan bir şeyi isterse reddederiz. Çünkü onun yerli - yersiz her isteği verilirse azar. Halbuki aksi yapılırsa sâkinleşir.
Nefs için söylenmiş diğer bâzı sözler:
- Sen verdikçe nefs ister. Aza alıştırırsan verine oturur.
- Nefs, ne yüklersen onu taşır.
- Zevku safâyı terkedersen nefs alışır. Bir şey istemez. O bir delikanlıya benzer; tamah etme fırsatı verilirse kuvvetlenir, aksi halde sâkinleşir.
Ey saâdet yolcusu, bu bölümde söylediklerimizi tatbik eden sen, artık dünya ve âhiretini mâmur etmiş durumdasın. Bin güzel isimle çağrılmaya lâyıksın. Gönlünde yalnız Allah sevgisini bulunduran ve yalmz ona hizmet eden mes'ud kişilerdensin. Bâzıları dünya ile alâkalanır, bâzıları da rablarıyla başbaşa kalır, onun rızâsından başka hiç bir şeyle ilgilenmez. Allah onları hiç kimseye muhtaç etmez. Geceleri ibâdet ederler. Ne mutlu onlara!..
İşte ey saâdet yolcusu! Sen bu öğülen kişilerdensin. Sen, Allah'ın, kendilerinden bahsederken:
— (Ey şeytan), kullarımın üzerinde senin hiç bir tahakkümün olamaz. (2) dediği seçkin ve mücâhid kullardansın. Nihâyet sen, ey yolcu, dünya ve âhiret saadetlerine nâil olan, derece bakımından birçok melekleri geride bırakan TAKVA SAHİPLERİ'ndensin.
Bu en çetin ve tehlikeli GEÇİT'i geçtin. ENGELLERİ aştın. Allah'ın yardımı yetişti mi, her güç şey kolaylaşır. İstediğimiz odur ki bize başarı versin, yardım etsin, kolaylaştırsın. Çünkü onun yardımının yetiştiği her şey zafere ulaşır. Onun yardımıyle her güçlük yenilir. Olmuş, olacak her şey onun kudret elindedir. Onun haberi olmadan karınca kanadını oynatamaz.
(1) Nahl Sûresi, ayet: 99
( 2) Hıcr Süresi, âyet: 42
Abidler Yolu, İmam-ı Gazali
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder