İbâdetleri fesâda uğratır, günah işlemeğe sebep olur. O, avam tabakası şurada dursun, âlimlerin bile müptelâ olduğu onulmaz bir hastalıktır. Hased edenin sonu felâket, yeri cehennemdir.
Peygamberimiz buyurur :
— Altı zümre altı şey sebebiyle cehenneme girer. Araplar ırkçılık, âmirler zulüm, köy âmirleri kibir, tüccar satışta hiyânet, köylüler cehâlet, âlimler hased yüzünden.
Âlimleri bile cehenneme götürecek kadar meş'um olan böyle kötü bir duygudan kaçınmak yeridir.
Hased, sâhibini dört büyük zarara sokar.
BİRİNCİ ZARAR: Hased edenin ibâdeti mahvolur.
Allah Resûlü buyurur:
— Ateşin odunu yaktığı gibi hased de iyi amelleri yer bitirir.
İKİNCİ ZARAR: Hased, günahlara sebep olur. Nitekim hased eden kimsenin üç kötü huyu olduğu söylenir.
(Birincisi: Yüzyüze olunca yaltaklık eder.
İkincisi: Arkadan çekiştirir.
Üçüncüsü: Birinin başına bir musibet gelince sevinir.
Allah'ın, hased edenin hasedinden kendisine sığınmasını emretmesi bile, hasedin ne kadar kötü bir şey olduğunu anlatmağa yeter. Kur'anda buyurulur:
— Ve hased edenin, hasedini belli ettiği zaman şerrinden Allah’a sığınırım. (1)
Görüldüğü gibi hased edenin şerrinden Allah'a sığınılması istenilmektedir. Şeytanın ve sihircinin şerrinden korunmak için Allah'a sığınmak gerektiğini biliyoruz.
Demek ki hased eden kimse kötülük bakımından şeytan ve sihirbaz ile bir tutulmakta, yâni şerrinden korunmak için ancak Allah'a sığınmak gerekmektedir.
ÜÇÜNCÜ ZARAR: Hased, kişiye faydasız olarak zahmet ve elem çektirir. Üstelik günaha sokar. İbni Semmâk der ki:
— Hased edenden başka mazluma benzeyen bir zâlim görmedim. Çünkü o, devamlı hüsran içindedir, gamlıdır, aklı şaşkındır.
DÖRDÜNCÜ ZARAR: Hased edenin basireti kapanır. Öyle ki Allah'ın eşyasından hiç bir şey anlayamaz.
Süfyan Sevrî der ki:
— Takvâ sâhibi olmak istersen çok konuşma. Öğrendiğin gerçekleri muhafaza etmek istersen haris olma. İnsanların dilinden kurtulmak istersen kimsenin kusurunu araştırma. Basiretinin artmasını istersen kimseye hased etme.
BEŞİNCİ ZARAR: Hased eden kimsenin hâli daima mahrûmiyet ve maskaralıktır. Allah'ın yardımına mazhar olamaz. Hatem Esam'ın da dediği gibi,
— Kin tutan, din tutmaz, gıybet eden âbid olamaz. Gammâza güven olmaz. Hased edene yardım gelmez.
Hased edene yardım nasıl gelsin, muradına nasıl ersin ki, onun muradı mü'minlerden Allah'ın ni'metinin zâil olmasıdır. O, Allah'ın imanlı kullarına karşı gene Allah’tan yardım istemektedir. Ebû Yâkub der ki:
- Allahım, kullarına vereceğin ni'metlerin tamamlanmasına kadar bize sabır ver, hased etmiyelim.
Kişinin huzurunu, basiretini gideren; ibâdetini fesâda uğratan; günah işlemesine, mahrumiyetine ve düşmanlarına yenilmesine sebep olan bu onulmaz hastalığı def'etmek gerekir.
(1) Felâk Süresi, âyet: 5
Abidler Yolu, İmam-ı Gazali
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder