15 Mart 2021 Pazartesi

Şeytanın Hile ve Taktikleri

Şeytan, başlıca yedi türlü hile ve taktikle insanı sapıtmağa çalışır. İlk defa ibâdeti terkettirmeğe gayret eder. Onu Allah yolundan ayırmak ister. Eğer kişi, (Benim ibâdete ihtiyacım var ebedî hayat için bu geçici dünyada biraz azık hazırlamalıyım) diye düşünür ve şeytanın vesvesesini def'ederse ikinci hileye geçer.

(Acelesi yok, daha ömrün çok. Biraz da dünyadan murâdı al. Sonra tevbe edersin.) der. Kişi, (Ecelim elimde değil, eğer bugünün işini yarına bırakırsam yarının işini ne zaman yapacağım. Çünkü her günün kendine yetebilen bir işi vardır.) diyerek şeytanı susturusa bu sefer tam bir taktiğe baş vurur. (Acele et, acele et) der, (Hemen bu hayırlı işi bitir. Sonra bir ikincisini yaparsın) Basîretli kişi onu bu sefer de susturur. (Kusursuz olarak sonuçlandırılan az iş, kusurlu olarak yarıda bırakılan çok işten hayırdır.) der. Bu sefer şeytan kişinin bu sözünden faydalanmak ister. bâdeti çok güzel ve kusursuz yapıyorsun. Herkes görse de seni örnek alsa.) der. Böylece ibâdetine riyâ sokmak ister. Fakat aldığı cevap sert ve susturucudur. (Allah'ın gördüğü yetmiyor mu? İnsanların görmesiyle ne kazanabilirim? )

Fakat şeytan tilki hikâyesi misâli aldatmacalarına devam eder. Ne büyüksün. Ne uyanıksın. Ne kadar faziletli bir insansın! Beşinci aldatmaca da şu cevapla tesirsiz kalır. Ni'met sahibi Allah'tır. Bana verdiği hususî başarı, yaptığım işin değeri ona aittir. Eğer Allah benim ibâdetime kıymet vermeseydi hiç bir değeri olmazdı.

Şeytan şimdi altıncı ve en büyük taktiklerinden birini kullanmaktadır. Onun bilhâssa bu hilesine karşı çok uyanık olmak gerekir. Der ki:

-  Bütün ibâdetlerini gizli yap. Hiç kimse görmesin. Nasıl olsa Allah biliyor.

Bunu söylemekten maksadı bir çeşit riyâya sebep olmaktır. Çünkü halk arasında, (0 her ibâdetirıi gizli yapar.) diye fısıltılar dolaşmağa başlar. Uyanık kişi şeytanı bu sefer de def'eder. Der ki:

— Ey Allah'ın lânetine uğramış! Şimdiye kadar ibâdetime mâni olmağa veya onu bozmaya çalışıyordun. Şimdi güya ibâdet etmemi istiyorsun. Maksadın gene bozgunculuk. Ben Allah'ın kuluyum. Ona itaat, ibâdet etmek zorundayım. O benim efendimdir. İster benim ibâdetimi açıklar, isterse gizli tutar. İbâdetimi insanlara göstermek veya onlardan gizlemek hiç bir şey ifâde etmez. Dilerse hatırlı, dilerse hakîr olurum.

Şimdi şeytan yedinci ve son kozunu oynamaktadır. (İbâdete ne lüzum var) der. (Eğer sen bahtiyâr olarak yaratıldı isen, ibâdeti terketmekle bir şey kaybetmezsin. Yok, bedbaht yaratıldı isen ibâdetin sana faydası olmaz.) Basiretli olan, bu vesveseyi de def'eder. Der ki:

— Ben Allah'ın kuluyum. Kula itâat gerekir. Allah rabbımdır; dilediği gibi hükmeder, dilediğini yapar. İbâdetin bana faydası vardır. Çünkü eğer ben bahtiyar olarak yaratıldı isem bu bahtiyarlığımın daha fazla olması için ibâdet etmeliyim. Bedbaht olarak yaratıldı isem ibâdete gene ihtiyacım var. Hiç olmazsa ileride (keşke ibâdet etseydim. Belki Allah beni cezalandırmazdı.) Diye pişmanlık duymam. İtâatkâr olarak cennete girmek, âsi olarak girmekten daha iyidir. Kaldı ki Allah'ın sözü doğru, va'di haktır. Sözünü yerine getirir. İtâat edenlere mükâfat vereceğini va'detmiştir. İman edip sonra itâat ederek Allah'a kavuşan bir kimse elbette cehenneme değil, cennete girecektir. Fakat bu, kişinin ibâdetinin karşılığı değildir. Sırf Allah va'dettiği içindir. Allah'ın va'dinin doğru olduğu Kur'anda, bahtiyar kişilerin ağzıyle haber verilmektedir.

— Allah'a hamdolsun bize olan va'dini tuttu. (1)

Uyan ey ibâdet yolcusu. Gerçek budur. Allah'dan yardım talep et. Zira her şey onun kudret elindedir. Muvaffakıyet ondandır. Onun irâdesi olmadan hiç bir şey yerinden kıpırdıyamaz.


(1) Zümer Süresi, âyet: 74


Abidler Yolu, İmam-ı Gazali 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder