Bütün ilâhî dinlerin tek amacı, insanlar için dünya ve âhiret mutluluğunu sağlamaktır. Bunun yolu, Hakk'a kulluk ile halka; yani Hakk'ın yarattıklarına iyi davranmaktan geçer. Bu yüzden sevgili Peygamberimiz (s.a.v),
"Ben ancak güzel ahlakı tamamlamak üzere gondenidim."1 buyurarak nübüvvetin esasının "güzel ahlâk" temeline dayalı bir sistem inşa etmek olduğunu ifade etmiştir. Kur'ân-ı Kerîm onun hakkında,
"Sen yüce bir ahlâk üzeresin." ( Kalem 68/4) buyurmaktadır. Yüce dinimizin güzel ahlâka verdiği önemi anlamak için Kur'an âyetlerine ve Hz. Peygamber'in hayatına bir göz atmak yeterlidir.
İbn Abbas (r.a.) diyor ki: "Her binanın bir temeli vardır; İslâm binasının temeli de güzel ahlâktır.
İslâm dini, ahlâka büyük bir kıymet ve önem vermiştir. Aslında İslâm, bir ahlâk, fazilet ve bir hikmet dinidir. Ahlâk ile din birbirinden ayrılması mümkün olmayan iki unsurdur. Ahlâkı dinden ayrı olarak düşünmek mümkün değildir. Din ve güzel ahlâkın hedefi; mutlu, edep sahibi, kendisine ve topluma yararı dokunan kâmil insanları yetiştirmektir. Her ikisi de insana ve topluma zararlı olan şeylerle mücadele ederler.
Din insanın dünya ve âhiret saadetini hedefler. Ahlâk da insanın ferdî ve içtimaî mutluluğunu amaçlar. Dolayısıyla din ve ahlâk, insanın mutluluğunu hedefe alma konusunda birleşirler.
1 Mâlik, Muvatta', Hüsnü'I-Hulk, 1 (nr. 8); Buhâri, Edebü'l-Müfred, nr. 273; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 2/381; Beyhakî, Şuabü'l-İmàn, nr. 7978; Ali el-Müttaki, Kenzü'l-Ummâl, nr. 5217; Tebrîzî, Miskâtü'l-Mesâbih, nr.5096; İbn Kesîr, Şemâilü'r-Resûl, s. 59.
Edep Ya hu. Siracettin Önlüer
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder