Zâhirî edepler: Kur' ân-ı Kerîm okurken altı zâhirî edebi gözetmek gerekir:
Birincisi: Kur'an'ı hürmetle okumalıdır. Kişi namazda olduğu gibi ilk olarak abdest almalı, kıbleye yönelmeli ve başı eğik bir halde olmalıdır.
Hz. Ali [radıyallahu anh] demiştir ki: "Kim Kur'an'ı namazda ayakta okursa, ona okuduğu her harf için yüz sevap verilir. Namazda otururken okusa her harfine elli sevap verilir. Namazın dışında abdestli olarak okusa her harfine yirmi sevap verilir. Abdestsiz olarak okuyan kimseye ise her harfine on sevap verilir.”
İkincisi: Kur'an'ı yavaş ve manalarını düşünerek okumalıdır. Bir an önce hatim etmek düşüncesinde olmamalıdır. Bazıları her gün bir hatim yapmak için hızlıca okurlar. Allah Resûlü [sallallahu aleyhi vesellem] bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur:
"Kim, Kur'an'ı üç günden daha kısa bir sürede hatmederse, onu (hakkı ile) anlayamaz.”1
İbn Abbas [radıyallahu anhümâ] demiştir ki: "Zilzâl ve Kâria sûrelerini düşünerek okumak, bana, Bakara ve Âl-i İmrân surelerini acele ile anlamadan okumaktan daha sevimlidir."
Hz. Âişe [radıyallahu anhâ], bir adamı hızlı bir şekilde Kur'an okurken işitince, "Bu adam (hakkını vererek) Kur'an okumadı, sükût da etmedi” demiştir.2
Arapça bilmediği için Kur'an'ın manalarını anlamayan kimsenin de Kur'an'ı yavaş okuması daha faziletlidir. Bu, Kur'ân-ı Kerîm'e karşı hürmeti gözetmektir.
Üçüncüsü: Kur'an'ı okurken ağlamalıdır. Resûlullah [sallallahu aleyhi vesellem] şöyle buyurmuştur:
"Kur'an'ı okuyun ve ağlayın. Eğer ağlayamıyorsanız da ağlar gibi yapın."3
İbn Abbas'ın [radıyallahu anhümâ] şöyle dediği rivayet edilmiştir:
"İsrâ sûresinin secde âyetini okuduğunuzda, âyetin azametini düşünüp ağlamadan hemen secde etmeyin. Sizden birinin gözleri ağlamıyorsa bari kalbi ağlasın."
Hz. Peygamber [sallallahu aleyhi vesellem] şöyle buyurmuştur:
"Kur'ân-ı Kerîm, hüzün ile inmiştir. Onu okuduğunuzda hüzünlü bir hal alınız."4
Kur'an'ın müjde, tehdit ve emirlerini düşünüp kendi acziyetini kavrayan kimse, gaflet içerisinde değilse muhakkak ki hüzünlenir.
Dördüncüsü: Okunan her âyet-i kerimenin hakkını vermelidir. Allah Resûlü [salldllahu aleyhi vesellem] azap âyetlerine gelince istiâzede bulunur, rahmet âyetlerine gelince Cenâb-ı Hakk'ı tenzih ve tesbih ederdi. Kur'an'ı okumadan önce eûzü besmele çeker, okumayı bitirince de şöyle dua ederdi:
"Allahım! Yüce Kur'an'ın hürmetine bana rahmet et. Onu bana imam (rehber), nur, hidayet ve rahmet kıl. Allahım! Ondan unuttuklarımı bana hatırlat, bilmediklerimi bana öğret, bana gece gündüz onu okumayı nasip et ve onu benim lehime bir delil yap yâ Rabbe'l-âlemîn."
Kişi secde âyetine secde etmelidir. Secde ederken ilk olarak tekbir getirmeli, sonra secde etmelidir. Bu secdede namazın şartlarından olan abdest ve setr-i avrete dikkat etmelidir. Tekbir ve secde yeterlidir. Tahiyyata oturmak yoktur.
Beşincisi: Kur'an'ı açıktan okuyan kimsenin riya hissi bir tehlikesi bulunuyor ya da namaz kılanların aklını karıştırmaya sebebiyet verme gibi bir durum meydana getiriyorsa, Kur'ân-ı Kerîm'i yavaş yavaş okumalıdır.
Hz Peygamber'den [sallallahu aleyhi vesellem] bildirilen bir haber şöyledir:
"Gizli kıraatin açıktan yapılan kıraate fazileti, gizli verilen sadakanın açıktan verilen sadakaya fazileti gibidir."5
Kişi eğer böyle bir durumdan emin ise, Kur'an'ı sesli okuyup, başkalarının da dinleyip nasipdar olmasına vesile olabilir, bu daha evla bir haldir. Hatta böyle yapmakla kendisi de okuduğunu daha güzel bir şekilde anlar, gayretini çok daha iyi toplar. Bununla birlikte kalbinde coşkunluk ortaya çıkar, uyku halinden kurtulur ve uyuyacak olanları da uyandırır.
Tüm bu niyetleri bir arada toplayabilirse, bunların her biri için ayrı bir sevap alır. Okumayı mushafın yüzünden yaparsa bu daha evla olur. Gözleriyle de ibadet etmiş olur. Nitekim, "Kur'an'a bakarak onu hatmetmek, ezbere olan yedi hatme bedeldir" denilmiştir. Mısır'daki fakihlerden biri gece vakti İmam Şâfii’nin [rahmetullahi aleyh] yanına girdi ve Kur'an'ı önünde açık halde gördü. İmam Şâfii o kimseye şöyle dedi:
"Fıkıh sizi Kur'an okumaktan alıkoydu. Ben yatsı namazını kılınca önüme mushafı koyarım ve sabaha kadar onu kapamam (sabaha kadar Kur'an okurum)."6
Hz. Peygamber [sallallahu aleyhi vesellem], bir gece namaz kılan ve farklı şekilde kıraat yapan üç kişinin yanına uğradı. Onlardan biri Hz Ebû Bekir [radıyallahu anh] idi. O, namazında sessiz bir şekilde Kur'an okuyordu. Resûlullah [sallallahu aleyhi vesellem] kendisine, niçin böyle yaptığını sordu. O da, "Kendisine yöneldiğim ve yalvardığım zat beni duymaktadır, ondan dolayı okuyuşumu gizli yapıyorum" dedi.
Sonra Allah Resûlü [sallallahu aleyhi vesellem], Hz. Ömer 'in [radıyallahu anh] yanına uğradı. O da sesli olarak Kur'an okuyordu. Resûl-i Ekrem [sallallahu aleyhi vesellem] ona da aynı soruyu sordu. Hz. Ömer, "Uyuyanları uyandırmak ve şeytanı kovmak istiyorum. Bunun için sesli okuyorum" dedi.
Hz. Peygamber [sallallahu aleyhi vesellem] daha sonra Bilâl-i Habeşi’nin [radıyallahu anh] yanına uğradı; o da biraz bu sûreden, biraz öbür sureden âyetler okuyarak namaz kılıyordu. Resûlullah [sallallahu aleyhi vesellem] ona, niçin böyle yaptığını sorduğunda, o, "Rabbim'in temiz kelâmını diğer temiz kelâmı ile karıştırıyorum” dedi. Bunun üzerine Resûlullah [sallallahu aleyhi vesellem],
"Hepiniz güzel yapmaktasınız ve isabet etmektesiniz."7 buyurdu.
Altıncısı: Kur'ân-ı Kerîm'i güzel sesle okumaya gayret göstermelidir. Resûlullah [sallallahu aleyhi vesellem] buyurmuştur ki:
"Kur’an’ı, sesleriniz ile süsleyiniz."8
Allah Resûlü [sallallahu aleyhi vesellem] bir gece Ebû Huzeyfe'nin [radıyallahu anh] âzatlı kölesini gördü, güzel sesiyle Kur'an okuyordu. Bununi üzerine şöyle buyurdu:
"Ümmetimin içinde onun gibilerini bulunduran Allah'a hamdolsun."9
Sesin güzel olması Kur'ân-ı Kerîm'in kalpteki tesirinin artmasına vesiledir. Kur'an'ı tecvidli okumak sünnettir. Fakat günümüzde kıraati hatalı olan pek çok kimse vardır. Bunlar nağmecilerin usulüyle kelime ve harflerin arasında teganni yapıyorlar. Bu mekruhtur.
1 Ahmed b. el-Müsned, 2 /164; ayrıca bk. Ebû Davud, Salat, 325 (nr. 1390); Tırmizi, Kırâât. 13 (nr. 2949); İbn Mâce, ikâme, 178 (nr. 1348).
2 İbnü'l-Mübârek Kitübü'z-Zühd, nr. 1197.
3 İbn Mâce, İkâme, 176 (nr. 1337); el-Müsned, nr. 1235.
4 Ebû Nuaym, Hilyetü'l-Evliyâ, 6/196. Az bir değişiklikle gelen rivayet için bk. İbn Mâce, İkâme, 176 (nr. 1337); Beyhaki, Şuabü'l-İmân, nr. 2051; Ali el-Müttakî, Kenzü'l-Ummâl, nr. 2796.
5 Ebu Davud, Salat, 315 (nr. 1333); Tirmizi, Fezâilü'l-Kur’an, 20 ( nr. 2919); Nesâî, Kıyamü'l-Leyl, 24 (nr.1662).
6 Beyhaki, Menâkıbü'ş-Şâfii, 2/160.
7 Ebû Davud, salât, 315 (nr. 1329-1330); Tirmizî, 212 (nr. 447).
8 Ebu Davud, Salât, 355 (nr. 1468); Nesâî, İftitâh, 83 (nr. 1014); İbn Mâce, İkâme, 176 (nr. 1342).
9 İbn Mâce, İkâme, 176 (nr. 1338).
Kimya-yı Saadet, İmam-ı Gazali
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder