8 Ağustos 2015 Cumartesi

Zünnûn-ı Mısrî Hazretlerinin huzuruna bir genç geldi:
-Bana yüz bin dinar miras kaldı. Bu miktarı Allah yolunda infak etmek istiyorum. Dergahınızdaki müritlerin ihtiyaçlarını karşılamanız için size vermek istiyorum, dedi.
Zünnûn-ı Mısrî Hazretleri gence yaşını sordu. Yaşı küçük çıktı:

- Henüz ergenlik çağına ulaşmamışsın, dedi. Sen bu parayı sarfedemezsin. Buluğ çağına ulaşınca gel, bu yüz bin altını dervişler için harcayalım.

Genç, ergenlik dönemine ulaştı. Zünnun-ı Mısrî hazretlerine tekrar geldi. Onun müritleri arasına katıldı. Elindeki bütün paraları dergah hizmetleri için vakfetti. Zünnun-ı Mısrî Hazretleri de müridin bağışladığı altınları fakirlere dağıttı. Elinde hiçbir şey kalmadı.

Ama bir gün mürit çok önemli bir ihtiyaç için, bir miktar paraya ihtiyaç hissetti. Borç para aradı ama bulamadı. Bir ara bir dostuna:

- Keşke o yüz bin altının tamamını vermeseydim!...dedi.

Bu söz şeyhin kulağına gitti. Şeyh anladı ki, müridin gözünde hâlâ dünyalık hevesler hâkimdir. Onu çağırttı:

- Evladım! Falan aktara git, filan ottan üç dirhem al gel, dedi ve eline üç dinar verdi.



Genç şeyhin söylediklerini alıp getirdi. Şeyh dedi:

- Şimdi bunları havanda tokmakla ez, yağa batır, hamur hâline getir, üç boncuk yap ve o boncukları da ipe diz.

Mürit, bu söylenenleri aynen yaptı ve şeyhe getirdi. Şeyh o üç boncuğa nazar etti. Boncuklar emsali olmayan üç yakut hâline geldi:

- Bunları al, kuyumcuya git, değerini öğren ve gel, dedi.

Mürit kuyumcuya gitti. Her bir taşa yüz bin altın değerinde kıymet biçtiler. Mürit, edindiği bu bilgileri şeyhine aktardı. Şeyh müride:

- Bunları havana koy, tokmakla ez, sonra suya at gitsin, dedi. Mürit şeyhinin bu emrini de yerine getirdi. Sonra şeyh gence şunları söyledi:

- Evladım! Bu gördüğün dervişler, bir lokma ekmeğe muhtaç olduklarından fakir görünmüyorlar. Onlar parasızlıktan fukara olmadılar. Dünya metaını kalplerinden söküp attılar. Gördüğün gibi Allahu Teâla, aktardan aldığın baharatı yakuta çevirmeye kadirdir.

(Hac ve Umrenin Fazileti, Mehmet Ildırar, Semerkand Yayınları.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder