30 Ocak 2021 Cumartesi

Acelecilik

Acelecilik, hedefe ulaşmağa engel olur. Sâhibini günaha sürükler. Bu da dört âfete sebep olur.

Birinci âfet: Âbidler, derece bakımından yükselmek isterler, gayret sarfederler. Çok kere acele ile ibâdeti vaktinden önce yaparlar. Diledikleri hayra nâil olamazlar.

Bu yüzden ye'se düşerek ibâdette gayreti terkederler. İstedikleri dereceye çıkamazlar. Hattâ bulundukları dereceden düştükleri bile olur. Mûtedil yolda bulunmuş sayılmazlar. Rivayet edildiğine göre peygamberimiz buyurur:

— Bizim dinimiz sağlam ve mûtedil yoldur. Onda mülâyemetle yürüyün. Acele etmeyin. İfrât ve tefritten kaçının.

Derler ki:

— Acele etmezsen gâyene ulaşırsın.

— Acele etmeyen hiç olmazsa bâzı hedeflerine ulaşabilir. Acele edenin dâima ayağı kayar.

İkincisi: Meselâ aceleci kimsenin bir dileği olsa, bunu Allah'tan istese bâzan olur ki aceleciğili yüzünden durmadan bu isteğini tekrar eder. Hemen yerine getirilmesini ister. Eğer istediği anda dilediği olmazsa ye'se düşer, bir daha dua etmez. Böylece gâyesine erişemez. 

Üçüncüsü: Aceleci kimse birisi tarafından haksızlığa uğrasa hemen bedduâyı basar. Bu yüzden bir müslüman zarara uğrar. Bâzan da bedduâ etmekte haddi tecavüz eder, günaha girer. Allah buyurur:

— İnsan, hayra dua ediyormuş gibi, şerre dua eder. Çok acelecidir bu insan. (1)

Dördüncüsü: İbâdetin aslı, dinî bakımdan şüpheli olan şeylerden sakınmak demektir. Bu ise yemede, içmede, konuşmada hâsılı her fiilde dikkatli olmakla mümkündür? Aceleci kimsede hu dikkat ve araştırma yoktur. O hızla ve düşüncesizce konuşur, hatâya düşer. Olur olmaz her şeye el atar, haram ve şüpheli şeyler kazanır. Şüphelerden uzak olmayan bir ibâdetin neresinde hayır olabilir?

Görüldüğü gibi aceleci bir kimse, mânevî derecelerden düşmekte, gâyelerine ulaşamamakta, müslüman kardeşinin ve kendisinin zararına sebep olmakta, ibâdetlerinin gereği gibi yapılmasını sağlayan dikkatden mahrum bulunmaktadır. O halde her insanın bu hastalığı yâni aceleciliği gidermesi gerekir.

ACELE: Acele, kalbde bulunan mânevî bir sâiktir. İnsanı, bir işi durup düşünmeden yapmaya zorlar. Zıd İHTİYAT, DİKKAT ve TEENNİ'dir.

Her işin başında, biraz durmak, doğru olup olmadığını düşünmek gerekir. Buna TEVAKKUF denir. Başladıktan sonra da hakkıyle yapabilmek için ihtiyatlı hareket etmelidir. Buna da TEENNİ denir. İHTİYAT, DİKKAT ve TEENNi'de selâmet, ACELEDE ise pişmanlık ve felâket bulunduğunu hatırlamak insanı ACELECİLİKten uzaklaştırır. İşlerinde DİKKAT ve İTİNA'ya sevkeder

(1)  İsrâ Süresi, âyet: 11

Abidler Yolu, İmam-ı Gazali 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder